Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:

AIKPAAZADE. OSMANOULLARI’NIN TARH. 2003

.pdf
Скачиваний:
866
Добавлен:
09.02.2015
Размер:
5.24 Mб
Скачать

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

lah'a yemin ederim ki yazdığım bu menkıbelerin hepsini hakkıyla en iyi şekilde biliyorum. Bunları boşu boşuna yaz­ dığıını sanmayınız; ilmim hepsine yetiştiği için yazdım.

Şiir

Ömrüm seksen altı yaşına basınca Bayezit Han Bogdan'a ulaştı.

Bayraklar açılıp büyük davullar çalınınca

O padişah uzaklara uğur ve kutlulukla gittiği

İstanbul'dan çıkıp yürüdüğü zaman, Devletinin seferleri bütün alemi tuttu.

Ben de menkıbeleri yazmak için defter çıkardım, Rastladığım her hadiseyi açıkça anlattım.

Sekizinci padişah olan Sultan Bayezid de, o Cuma günü Allah için sefere çıkınca yedi hutbe okundu.

Ben Aşıki'nin söylediklerine kulak tut ve Kalem alıp yazdığım menkıbelere değer ver.

BÖLÜM 28

Gaziterin bu yanda neler yaptığını ve Orhan Gazi'nin babasının Hak rahmetine kavuştuğunu anlatır.

Orhan Gazi'nin dedesi Edebalı, kızından bir ay önce Hakk'ın rahmetine kavuştu. İkisini de Bilecik'te defnettiler. Ama Osman Gazi üç ay sonra Allah'ın rahmetine ulaştı. Sö­ ğüt'te vefat etti. O zaman Orhan Gazi Bursa'da idi. Emane­ te koydular ve Orhan Gazi'ye haber verdiler. Aceleyle gelip babasının vasiyetini yerine getirdi. Bursa'ya götürüp Os­ man Gazi'nin vasiyet ettiği Gümüşlü Kubbe'nin içine koy­ du. Fakat Osman Gazi, kaymatası Edebalı'yı ve hanımı Malhun Hatun'u kendi eliyle defnetti.

92

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

Şiir

Onlar şimdi yeni bir yolculuğa çıktılar, Bu çıkışta yapayalnız, başka giysi giydiler.

Bindikleri at sekiz ayaklı, Önlerinde çavuş; "onlar gayrı

Uzak seferdeler, yakında gelmezler

Geçer nice yıl, gündüzler, geceler" diye söyler.

Bak senin de yolun, menzilin bu, acep ne zaman Varırsın Aşıki, ki önünden gitti onlar.

BÖLÜM 29

Osman Gazi'nin ölümünden sonra Orhan Gazi'nin neyle meşgul olduğunu anlatır.

Orhan Gazi, babasının dünyadan göçüp ebedilik ülkesinde yer tuttuğunu görünce, kardeşi Alaeddin Paşa'yla buluştu ve gerekli işleri görüşüp yaptılar. O zamanlar Bursa hisarın­ da Bey sarayına yakın yerde tekkesi olan bir Ahi Hasan var idi. İşte o vakittebulunan Allah dostlarıbirlikte toplandılar. Osman Gazi'nin mal mülk olarak nesi varsa miras için araş­ tırdılar. Bakınca, miras olarak iki kardeş arasında bu fetho­ lunan yerleri gördüler. Ancak altın akçe ve hazine falanbu­ lunmadığına şahit oldular. Fakat sırtak tegele denen kumaşı, at zırhı, tuzlası, kaşıklığı, bir giyim ayakkabısı, ko­ şum atları, bir sürü koyunu vardı. Bu koyunlarınaslışimdi­ ki zamanda Bursa civarında bulunan beylik koyundandır. Bundan başka birkaç at sürüsüyle Sultanönü'nde depingi denen ve eyer arkasına konulan pek çok çiftbellernesi bulu­ nuyordu. Bu sayılanlardan başka bir şeyi yoktu.

Orhan Gazi kardeşine, "Siz ne diyorsunuz?" diye sorun­ ca kardeşi AlaeddinPaşa, "Buülke Hakk'ındır. Bunabu vi­ layetin ve halkının halini görüp gözetecek, bu işleri başara­ cak ve çobanlık edecek bir hükümdar lazımdır. Padişahlık için de sebepler lazımdır. Şimdi bu yılkılar, bu koyunlar padişahın olmalı. Çünkü bunlar padişahlığın gereğidir.

93

Aşık Paşazade 1 Osmano(julları'nın Tarihi

Şimdi bizim miras olarak ve bölüşecek neyimiz var?" ceva­ bını verdi. Bunun üzerine Orhan Gazi kardeşi Alaeddin Paşa'ya, "Gel şimdi sen çoban ol." deyince Alaeddin Paşa "Kardeşim, babamızın duası ve yardımı seninledir. Zaten kendi hayatında bu orduyu sana emanet edip ısmarladı. Şimdi çobanlık senin olsun." dedi. Ayrıca orada toplanan baba dostları olan sevgili kişiler de bu sözü kabul edip ye­ rinde gördüler. Sonra Orhan Gazi dönüp, "Kardeşim! Gel sen şimdi bana paşa ol." dedi. Alaeddin Paşa kabul etmedi ve "Kite Ovası'nda Kodura derler bir köy var, onu bana ver." dedi. Orhan Gazi bu sözü kabul edip o köyü ona ver­ di. Sonra Alaeddin Paşa Kükürtlü'de bir tekke yaptı ve Bursa'da kaplıca kapısından içeri girilen yerde bir mescit yaptı, bir camii de hisar içinde yaptı ve yanında oturup sa­ kin oldu. Günümüze kadar çoluk çocuğundan, neslinden yaşayanlar vardı.

Şiir

Bunlar bir olunca işler yolunda gitti

Nice kış ve yaz safa ve gönül hoşluğuyla yaşadılar.

İslam nizarnının yerleşmesi için çok gayret ettiler. Düşmanlada çarpışma yüzündenkanlaraktı,başlarkesildi.

Çok çok yaraladılar ve yaralandılar.

Pek çoğu da, "O kardeşlerimiz nerede?" diyorlar.

Esir satıpalmadılar ve esir alıpsatmakiçin savaşmadılar; Gayeleri de bu değildi.

Zaten dünya gelip gitme yeridir. Burada Ne yaparsanız yapınız sonunda yıkılacaktır.

Gelenler aynı şekilde durmaz, suretleri bozulur, Doğan günbatmakiçingece deyatmakiçinyaratılmıştır.

Bu görünüşün gölgesine takılıp kalma,

Çünkü seninle olan oyunu, seni yenmek içindir.

Senin yaptığın işler, ey arkadaş!

Ya seni cehenneme yahut da cennete götürecektir.

94

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

Sen ikisi için de uğraşma yalnız Allah'a dön, Yaratılanlar Hakk'a tapmak için yaratılmıştır.

Orhan kardeşinden öğüt,

Arkadaş ve yoldaşlarından da dualar aldı.

Sonrabütün velilerden dualar aldı; Orhan hepsinden dua istemektedir.

Osmanlısoyunda insanların dualarını almak için çalışmak mirastır;

Çünkü bunlar halkın dünyaya düşkünlüğünden uzak durmuşlardır.

Aşık Paşa da Orhan Gazi'ye dua etti.

Gök Alp neslinden olanların hepsi buna dahildir.

BÖLÜM 30

Orhan Gazi padişah olduktan sonra hangi işlerle uğraştı, onu bildirir.

Kardeşine verdiği köyü kararlaştırıp sağlamlaştırdı. Bu sı­ rada Akçakoca dünyadan göçüp ahiret alemine gitti. Meza­ rı Kandırı bucağında bir dağdadır. Ondan sonra Konur Alp de onun gibi oldu. Orhan Gazi o bucağın sancağını oğlu Sü­ leyman Paşa'ya verdi. İnönü sancağını küçük oğlu Murad Han Gazi'ye verdi. Kendisi ordusuyla İznikmid'e gitti. İz­ nikmid'in ne şekilde alınacağını da bütün meseleleri sayıp dökerek açık şekilde Gazi Rahman'a bildirmiştir. Asker toplanınca doğru Bursa'dan Yenişehir'e çıktılar ve oradan Geyve'ye indiler ve oğlu Süleyman Paşa'yı Absuyu'nda buldular. Ayan Gölü'nün kenan, Aydos'ta olan Gaziler de gelip Orhan Gazi'yi karşıladılar. Onun sahibi Yalakonya adında bir hanım idi ve İstanbul tekfuruyla ilişkisi vardı. Yalakovası'nınsahibi bu idi ve deredeki hisar da onun olup Kalayun adındabir kardeşi varidi. Yukarı yamaçtaki, Türk­ lerin Koyunhisarı dedikleri hisar da onun idi. Türkler bun­ larınhisariarı üzerine gelip savaş başlayınca, Yalakonya'nın göğsüne ok isabet etti, sesi çıkmadan öldü. Orhan Gazi ge-

95

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

lip İznikmid üzerine kondu. Hisarın sahibi hanım, "Ben

Türklerle savaşmam; eğer bunlar bizden öldürürlerse ölen gitti, yerinde kalanda ne fayda var; yokbiz bunlardan öldü­ rürsek, bunlarla kan düşmanı olur, kıyamete kadar savaşı­ rız." dedi. Bu hamının iş bilir bir adamı var idi. Onu gönde­ rip, "Anlaşıp hisarı size verelim, bize zararınız dokunma­ sın." dedi. Orhan Gazi bu teklifi kabul etti ve "Bu hamının neyi varsa alsın ve hisarı teslim etsin." dedi. Hanım, "Ben geceleyin çıkarım, ancak beni Türklerden korusun." dedi. Söylediği gibi ettiler. Sonra, "Kafirlerden kim gitmek ister­ se gitsin, kalmak isteyen de kalsın." dediler. İskeleye gelen gemilere, eşyalarını istedikleri gibi yüklediler. Orhan Gazi, "Ahdimizde sadık kalmamız ve hain olmamamız için bu kafirlerin bir çöpünü bile almaktan sakınınız." dedi.

Nasıl ve hangi şekilde anlaşma yapılmışsa, ahdlerini şart­ larına göre yerine getirdiler. Sonra Orhan Gazi hisara girdi ve Aydos'ta bulunan gazilerin de hepsi İznikmid'e gelip yerleştiler. Orhan Gazi, oğlu Süleyman Paşa'yı İznikmid'e getirdi. Kiliseleri mescit yaptı. Ayrıca bir kiliseyi de medre­ seye çevirdi. Daha şimdi bile medresesi vardır.

Karamürsel adındayiğit, cesurbir ervardı. Oyeri ona ver­ diler ve vilayetini tırnar olarakbölüştürdüler. Tırnar erlerini, İstanbul'dan çıkan gemiyi incitip, saldırmasınlar diye kena­ ra getirdiler. Sonra Yalakova'yı da tımara verdiler. Ayrıca Akçakoca'yla birlikte olan savaş erlerini de bu vilayette top­ ladılar, Araman pazarını Yahşulu'ya verdiler. Kandırı vila­ yetini Akbaş'a verdiler. Şimdi bile bunların neslinden yaşa­ yarılar vardır. Genliboza'da tekkesi bulunan Fazlullah Kadı, Akçakoca'nın neslindendir. İşte Kocaili'nin, Bolu vilayeti­ nin, Konrapa'nın hepsinin fethinin aslı ve hakikati budur. Fakirbunlarınhepsini uzun uzadıya açıklayıp anlattım.

Şiir

Bu dünyaya pek çok gelip giden oldu "Benim" deyip asılsız iddialarda bulundu.

Unutulup ismi bile anılmaz oldu Ancak yerini başka bir yalancı tuttu.

96

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

Sakın ha "benim" diye iddiada bulunma

Sonunda gururlananlar pişman oldular.

BÖLÜM 31

Onun ne giydiğini ve neler ortaya çıkanp uyguladığını anlatır.

Orhan Gazi padişah olduktan sonra babası zamanında ol­ mayan kendi devrinde olan şeyler ortaya çıkardı.

Şiir

Alemdeki düzenleri bu insan yaptı;

Bu düzeni koyanların niçin böyle yaptıklarını biliyor musun?

Ya kendisi faydalanacak veya başkalarına faydası olacak, İşte kanun ve adet ortaya koyanlar bu niyetiyle yaptılar.

Hangi adeti korsan, tesirini dünyada gösterir, fakat kolayı Bu olup o adeti koyanlar nereye gittiler, bunu bir anla.

Orhan Gazi'ye kardeşi Alaeddin Paşa, "Sultanım, Allah'a hamd ve şükür olsun, seni şimdi padişah gördüm. Bir gün senin de ordun günden güne çoğalacaktır. Sen de askerinde bir nişan, alarnet koy ve o şey başka askerlerde olmasın." der. Orhan Gazi de, "Sen ne işi işlersen ben de onu kabul ederim." dedi. "Şimdi etraftaki beylerin börkleri kızıl renk­ tendir. Senin askerinin börkleri ak olsun." dedi. Bilecik'te ak başlık yaptılar. Orhan Gazi giydiği gibi ona bağlı olanlar da giydiler. Sonra Orhan Gazi işe girişip askerini çoğaltmak is­ tedi. Kardeşi, "Onu kadılara danış." diye söyledi. O zaman­ lar Çandarb Kara Halil, Bilecik'te kadı olup hakim idi. Ona hakimlik Osman Gazi tarafından verilmişti. Orhan Gazi za­ manında da İznik'te kadılık yaptı, sonra Bursa kadısı oldu.

Orhan'ın oğlu Gazi Hünkar zamanında kadıasker oldu. Ay­ rıca vezirlik ve beylerbeyilik de yaptı. Bu durum, Allah'ın iz­ niyle daha ayrıntılı şekilde aşağı bölümlerde anlatılacaktır.

97

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

Ayrıca o Edebalı'nın kavminden idi, ona danıştı. O, "İl­ den yaya asker çıkarın." dedi. O zaman çok kimse, "Beni yaya yazdırın." diye kadıya rüşvetverdi, onlara da akbörk giydirdiler.

SORU.- Onun adına niçin "yaya" dediler?

CEVAP.- Sultan Mehmed'in oğlu Murad Han zamanın­ da, sefere giderken, bir yaya bir köpek eniğini çalmış. Enik sahibi eniğini bulmuş. Yayaya, "Eniği sen mi doğurdun, onun için mi çaldın, bire enik yaya" diyerek sövmüş. Bir hayli dövüş çekiş de olmuş. İşte halk o sebepten dolayı "enikyaya" demektedir. Zira isim vermeyönüyle "enik ya­ ya" demeye bu sebep olmuş. Böylece o zamanda isim ver­ me köpek yavrusunu çalması sebebiyle olmuştur.

Bir de burma tülbent de Orhan Gazi zamanında yapıldı. Divana geldiklerinde beylerin burma tülbendi olmazsa ayıplarlardı. Hatta, "Divana geldin burma tülbendin hani, nerede?" derlerdi.

Şiir

Dünya her an bir başka şekilde görünür Hayalle oyalananlar o çeşitliliğe sevinir.

O kastedilip arananın bu olduğunu sanır, Ya örtüsünü açar ya da iyice örtünür.

Dünyada yasaların verdiği izin, hürmet hep böyle oldu Kimi köpek gibi ısırır, kimi korunur.

Lakin divanda burma tülbent giyerlerdi. Sefere gittikleri zaman ise börk giyerlerdi. Ayrıca börkün altına şevgüle gi­ yerlerdi.

SORU.- Şevgüle nedir?

CEVAP.-Şevgüle, önü kısa, ardıuzun, içi deriyle kaplan­ mış bir takkedir.

İşte Osmanoğulları'nda böyle şaşılacak ve yadırganacak şeyler çok görülmüştür. Fakir, kısa kısa da olsa yazdım. O zamanlar onu gerekli görürlerdi, şimdi ise adet bunlardır. Eskiden dikkat çeken taraklar ve değer verilen sakaHar

98

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

olurdu. Ansızın padişah birine kızsa, sakalım kesip eşeğe bindirirlerdi. Şimdi ise insanlar eşek adetini beğenir oldu­ lar, binip dururlar. Ve bunlar sakallarını kendi istekleriyle keser oldular. Bu sakal kırkma adeti eski Avrupa'dan kal­ mıştır. Bunu Avrupa'dan cünüp ışıklar almıştır. Özellikle şimdiki zamanda hoşgörülür oldu. Hanımlar saçlarını kes­ meye başladılar. Erkekler de sakallarını kesiyorlar.

BÖLÜM 32

İznik'in nasılalınıp fethedildiğini anlatır.

Evvel Karatekin'i almışlardı. Bu durum İznik'e bir sınırlama getirmişti. Bu sebeple Karatekin hisarı içinde bulunan gaziler İznik'in kapılarını açtırmaz olduklarından halkı açlıktan sı­ kıntıya düşmüştü. Çünkü etrafındaki köyleri alıp, tırnar erle­ rine vermişlerdi. Bu köylerin kafirleri hiçbir şekilde sebepli se­ bepsiz bunlardan incinmeyip huzur ve rahat içinde idiler. Ra­ hat olduklarından ve incinmediklerinden dolayı da hisar hal­ kına yiyecek vermezlerdi. Bazı zamanlar Müslümanlara katı­ lıp hisara karşı savaş bile ederlerdi. İznik halkına seslenerek, "Gelin ey zavallılar, bizim rahat ve huzur içinde yaşadığımız gibi, sizler de rahat olun." derlerdi. Sonra şehrin halkı göle, balık avlamak için bile çıkamaz olmuşlardı. Hatta hisarda bu­ lunan halktan bazı kafirler gazilere haber gönderip, "Açlıktan çok sıkıntı çekiyoruz." derlerdi. O zamanda etrafın tamamını Türk almıştı ve buralar tırnar erieri tarafından işletilirdi.

Sözün kısası, kafirlerin durumunu Orhan Gazi'ye bildir­ diler. Bir gün devletle kendisi de İznik'in üzerine geldi. Çok sıkıntıda olan kafider Orhan Gazi'nin geldiğini görünce iç­ lerinden güvendikleri birini padişaha gönderdiler. "Şimdi bizimle anlaşıp güven verin, bizi öldürmeyin, gidenimiz gitsin, kalanımız kalsın, biz de size hisarı teslim edelim" de­ diler. Orhan Gazi onların bu teklifini kabul etti. Onun için Orhan Gazi, "Hayırseverlik Allah için olan çalışmaların en üstünüdür" der idi. Sonra bu hayırseverlik sebebiyle pek çoğu İslam dinini kabul etti.

99

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

Tekfurunu İstanbul kapısından çıkardılar. Hemen kendi­ sine bağlı halkla birlikte gitti. Sipahisinin çoğu kaldı. Şehir halkının hiçbiri gitmedi. Orhan Gazi tekfura adamlar verdi, gemiye kadar götürdüler. İstediği tarafa gitti. Tekfur kapı­ dan çıktığı gibi Orhan Gazi de Yenişehir kapısından içeri girdi. Kapının iç tarafında Abkülos denen bir bahçe var idi. Burası çok güzel, gönül açıcı bir yerdi. Orhan Gazi'yi dos­ doğru oraya götürdüler. Şehrinkafideri de hep birden top­ luca karşıladılar. Sankipadişahları öldü deoğlunutahta ge­ çirir gibibir hadiseoldu. Ancakpekçokhanım geldi. Orhan Gazi, "Bunlarınbeyleri nerede?" diye sorunca, "Kimi savaş­ ta, kimisi de açlıktan öldü." dediler. Fakat içlerinde olduk­ ça güzel, gönül çeken güzelierin sayısı çok idi. Orhan Gazi, "Bu dul hanımları, Allah'ın emriyle helallığa alın." diye ga­ zilere emretti. Buyurduğu gibi ettiler. Şehrin büyük yüksek evleri vardı. Bu evierden evlenen gazilere ayrıca ev verdi­ ler. Hazır ev ve hanımlar olsun da onu kim kabul etmesin? Meğer ki gayet ebleh ola!

Şiir

Rum güzelleri salma salma gelince, Gazilerin gönlü mum olup eridi.

Onlar bahçeye geldikleri zaman Gaziler ''bunlar melek midir?" dediler.

Yanakları gül renklidudakları kıpkırmızı O gümüş kollar, o şeftali çeneler...

Ey dostlar ! Melek nurlu kızlar geldi. Onları gören canlar ve gönüller köle kesildi.

Çimenlikte servi gibi salınınca

Gönüller gölgeye takılıp ardınca giderler.

Hayalinin gölgesi canımı ve gönlümü kaptı, Arnher saçlarının kokusu aklımı aldı.

Yan bakışlı kızlar nazar ettiklerinde

Bunları görenyiğitler ve kocalar kendilerini feda ederler.

100

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

O misk kokulu sevgililer dimağları sarhoş eder, O Rum kızları akılları avlarlar.

Rumca söyleyip nazlanırlar

Sanki bunlar ney üfleyip çeng ve saz çalarlar.

Gaziler bunları o şekilde görünce Orhan Han, bunları asker gazilere verdi.

Ayrıca onlarla birlikte evler ve paralar da Gazilere arkadaşlık yapmaları için verildi.

Bu fethin tarihi Orhan Gazi tarafından hicretin yedi yüz otuz birinde (M. 1331) gerçekleştirildi.

BÖLÜM 33

Orhan Gazi'nin İznik'te neler yaptığını ve kimlerle görüşüp konuştuğunu anlatır.

Sonra bir büyük kiliseyi Cuma mescidi yaptı. Bir manastırı da medrese etti. Yenişehir kapısının çıktığı yerde bir imaret kurdu. Yanında Hacı Hasan adında bir Allah dostu var idi. DedesiEdebalı'nın öğrencilerindenidi. Şeyhliğini onaverdi. Bugüne kadar gelen torunları aym vazifeyi sürdürüyorlar. Yemek pişince imaretin kapısı açıldı. Orhan Gazi evvela kendikutlueliyleyemeğibölüştürdü. Işığım da ilk geceken­ di yaktı. Medreseyi de Mevlana Davud-ı Kayseri adıyla am­ lan müderrise verdi. Ondan sonra Konya'da Seraceddin-i Urmevi'nin öğrencilerinden olan Taceddin-i Kürd'e verdi. Hitabetini de Karahoca'ya verdiler. İznik'i taht edinip bir hayli müddet orada zevkle vakit geçirdi.

Şiir

Allah yolunda savaşan Orhan'ın hutbesi okundu. O, gaza için yola çıkan Tuğrul'un oğlu Osman'ın gazi

neslidir.

Oradan ışık saçan güneş Orhan Gazi göründüğü zaman Bunlar, İslamiyet'in gökyüzündeki gülü oldular.

101

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]