Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:

AIKPAAZADE. OSMANOULLARI’NIN TARH. 2003

.pdf
Скачиваний:
866
Добавлен:
09.02.2015
Размер:
5.24 Mб
Скачать

HAYATI VE "TARİH"İYLE AŞlK PAŞAZADE

HAYATI

Bilinen ilk Osmanlı tarihçilerinden olan Aşık Paşazade'nin asıl adı Derviş Ahmed'dir. Aşık Paşazade şeklinde anılması, soy olarak Aşık Paşa'ya bağlılığı nedeniyledir. Bu nederıle, Aşıkf malılasını kullanmıştır. Zaten eserinin daha ilk satırlarında: "İy aziz! Fakir ki Derviş Ahmed Aşıki'yam, İbn Yahya ve İbn Selman ve İbn Sultanü'l-Meali Aşık Paşa'yam" diyerek kendi­ ni ve soy zincirini verir. Bu satırıara göre Derviş Ahmed'in ba­ basının adı Yahya'dır. 1393 yılında Mecitözü ilçesinin Elvan Çelebi köyünde doğmuştur. Franz Babinger gibi bazı araştırı­ cılar, 1400 yılında doğduğunu1 yazariarsa da, hayatına baktığı­ mızda 1393 yılının, yaşına ve yaşadıklarına daha uygun oldu­ ğu görülür. Bu dururnda Aşık Paşazade'nin doğum tarihinin 1393 yılı olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak yazann 1397 yıllarında doğmuş olması da ihtimal dahilindedir.

Aşık Paşazade, 1413 yılında, Çelebi Sultan Mehmed'in Musa Çelebi'yle olan mücadeleleri sırasında Geyve'de gö­ rülmektedir. Buraya Amasya'da bulunan Çelebi Meh­ med'in maiyetinde gelmiştir. Geyve'de hastalanan Derviş Ahmed, Orhan Gazi'nin imamının oğlu Yahşı Fakıh'ın evinde kalmıştır.

Ol vakt du'ikı fakir köyde kaldum. Orhan'un imaını oglı Yahşı Fakıh evinde hasta oldum. Geyve'de anda kaldum. Menakıb-ı Al-i Osman'ı ta Yıldırnın Han'a gelince ol imam oglından nakl itdüm kim habar virürin.2

diyen Aşık Paşazade, o sırada on altı veya yirmi yaşındadır. Atsız, Aşık Paşazade'nin 1413 yılında Çelebi Mehmed'le Musa Çelebi arasında geçen çarpışmalarda, Çelebi Mehmed

1

Franz Babinger, Osmanli Tarih Yazarlan ve Eserleri e . Prof. Dr. Coşkun

 

Üçok), Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları: 44, Ankara 1 982,

s.

39.

2

metin, v. 93a-b.

v

 

31

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

kuvvetleri arasında Geyve'ye geldiği ve o zaman yirmi yaş­ larında olduğu kanısındadır.3

Derviş Ahmed, Osmanlı sultanlarının Aşık Paşa nesiine olan yakınlığını zaman zaman dile getirerek, onlardan gördüğü ihsanları yad eder. Kendi devrine kadar olan bir zamanda, yedi ceddinin Osmanlı soyuyla birlikte yaşamış olmasına da temas eden Aşık Paşazade;

Aşıki yaz menakıb Al-i Osman

Yidi ceddünbu al-ılanbile geçdi4

beytinde, yine;

Neseb ü neslüm bu al-ıla togdı

Hem toganumuz bu al'ı gördi

Nesl ü nesebüme Al-i Osman

Aşıkideyüpiderler ihsan

beyitlerinde bunu daha açık olarak verir. Gerçekten Aşık Paşazade, eserinin daha pek çok yerinde Osman soyuna olan bağlılığını ve bunların gaza için gönderilmiş bir sülale olduğu­ na inancını zikreder. Ayrıca Osmanlı sultanlarını, Allah yolun­

da çarpışanbirermücahit olarakgösterir. Bu durum tarihi olay­ larla da ilgilidir. Ahmed Aşıkl'nin büyük dedelerinden olan

Aşık Paşa daOsmanlıdevletinin kuruluşunda, alim ve fikirba­ bası olarak Osman ve Orhan Beylerin yanında yer almıştır.5

Aşık Paşazade'deki tarih şuuru, gençlik yıllarında başla­ mıştır. Özellikle Yahşı Fakıh'ın evinde kaldığı zaman Os­ manlı tarihini, Yıldırım Bayezid devrinin sonuna kadar okuması, başkalarından dinlemesi, böylece vakaları hafıza­ sına alıp ömrünün sonuna kadar diri tutması, ayrıca daha

3 Atsız, Osmanli Tarihleri /, Türkiye Yayınevi, istanbul 1949, s. 80

4 metin, v. 129b.

5Kemal Yavuz; Aşık Paşa, Garib-name, c. 1/1 , Türk Dil Kurumu yayınıları: 764/1 , Giriş kısmı, istanbul, 2000 1 Mehmet Kaplan, Aştk Paşa ve Birlik Fikri, Türk Edebiyat/ Üzerine Araştirmalar 1 , Dergah Yayınları, istanbul 1 976,

s. 177-189.

32

Hayatı ve "Tarih"iyle Aşık Paşazade: Hayatı

sonraki hadiseleri yazması, onun tarihle ne kadar haşır ne­ şir olduğunu göstermektedir. Zaten yaşadığı hayat da bunu gerektirmiştir.6 Hatta o, Şeyh Edebalı'nın oğlu Mahmud Pa­ şa'dan da bazı hadiseleri dinlediğini ve Mahmud Paşa'nın o zaman yüz yaşını geçmiş olduğunu haber verir.

Osmanlı sultaniarına olan yakınlığını, Çelebi Mehmed (öl. 1421), II. Murad (öl. 1451) ve Fatih devirlerinde yaşadığı ha­ diselerle zikreder. Bu yönüyle ele aldığımız zaman bazen kendisini olayların, savaşların içinde bulur ve yaşadıklarını samimi bir şekilde anlatır. Ancak tarihini yazarken, okudu­ ğu ve yaşadıkları yanında dinledikleri de vardır. Kendi an­ lattıklarına göre Derviş Ahmed, 1390 yılından sonra Yıldı­ rım Bayezid'in İstanbul kuşatmasını, 1391 yılında Macarlar­ la yaptığı savaşı ve sonucunu Karatimurtaşoğlu Umur Bey'den; Ankara Savaşı'nda geçenlerle savaştan sonra yaşa­ nanları ve Yıldırım Bayezid'in durumunu da Bayezid'in has solaklarından olan, Koca Nayib diye anılan birinden sorup öğrenekyazmıştır. Hatta o, Şeyh Edebalı'nın oğlu Mahmud Paşa'dan da bazı hadiseleri dinlediğini ve Mahmud Pa­ şa'nın o zaman yüz yaşını geçmiş olduğunu haber verir.7 Kısaca söylemek gerekirse, Aşık Paşazade'nin Menakıb u Te­ varfh-i Al-i Osman adlı eseri, okuma, dinleme ve yaşayarak görmeye dayanır.

Yine II. Murad ve Düzme Mustafa arasındaki mücadele­ lerde Aşık Paşazade kendinden bahseder. 825/1422 yılında onu Elvan Çelebi Tekkesi'nde buluruz. Derviş Ahmed:

İşitdilerkim uşda Düzme üzerlerinegeliyorur, paşalar dahı biş oldı. İbrahim Paşa, Hacı İvaz Paşa ve dahı Temürtaşoğlanla­ rı'nun üçi paşa oldı. Birinün adı Umur, biri Oruç ve biri Ali. Bunlar şöyle ittifak ittiler kim Mihaloğlı Muhammed Beg'i To­ kat habsindençıkaralar, Sultan Murad'a getürelerve hem anun gibi itdiler. Hernan dem habsden çıkardılar. Geldibizüm Elvan Çelebüm Tekyesi'ne ogradı. Ol vakt fakiri aldı bile gitdi.8

6 metin, v. 7; s. 7.

7 metin, v. 87a.

8 metin, v. 1 1 3b.

33

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

diyerek Mihaloğlu Muhammed Bey'in kendisini Sultan

Murad ordusuna getirdiğini haber verir. Tabii bu durumda Aşık Paşazade'nin, öncelikle Ulubat Köprüsü'nde geçen ha­ diseler olmak üzere, baştan sona kadar bu mücadelenin içinde var olduğunu görürüz.

840/1436-37 yılında hacca giden Derviş Ahmed:

Henüz Semendire dahı alınmamış-ıdı. Fakir İshak Beg-ile Mekke'den bile geldüm. Bir gün hünkardan İshak Beg'e kul geldi kim: "Nike Öbrünk [Nige Obran] üzerine var, anı hisar it." didiler. Germiyan sancağını ana yoldaş koşdılar. Ve Ger­ miyan sancağı begi ol zamanda Temürtaşoglı Umur Begoglı Osman Çelebi'ydi ki ol Varna gazasında şehid oldı. Fakir da­ hı ol zamanda Üsküb'e İshak Beg-ile Mekke'den bile gelmiş­ düm. Gah gah maceralarda bile bulınurdum. Ve bir defa dahı İshak Beg'ün oglı Paşa Beg-ile ve Kılıççısı Togan-ıla haramilı­ ga bile varmış-ıdum. Bir gün asker içinde bir gavga belürdi. İshak Beg ol saat at arkasına geldi. Cemii gaziler dahıbilebin­ diler. Nagah gördük karşudanbir alay küffar çıka ve anun ar­ dından bir niçe alay dahı çıkageldi. Yayasın önine tutmış ve atlusı ardına turdı. Kapkara pus olup üzerümüze yörüdi. Bu tarafdan dahı ehl-i İslamleşkeri dahı tekbir getürdiler bir kez­ den. Hernan yayanun üzerine at saldılar. Yayaya turmadın ok serpdiler. Gaziler anlarun okların eslemedi. Hücı1m itdiler. Üzerlerine sürdüler. Atlusı ardında turmadı, dahı kaçdılar. Yayayı at ayagı altında paymal itdiler, kırdılar. Şöyle kırkun oldı kim gazilerün atları kafirlerün ölüsi üzerinde yörürler­ idi. İshak Beg çagırtdı kim "Hey gaziler! Yiter kırdunuz, esir idün, imden girü." didi.

Valiahi fakir kırdugumdan gayrı bişin esir itdüm, Üsküb'e getürdüm. Bişini tokuz yüz akçaya virdüm. El-hasıl-ı kelam ol yılda Semendire dahı feth olundı. Cemii Laz vilayeti bile feth olındı, ve hisariarına kullar kodılar veşehirlerinde kadılarnasb itdilerveSemendire'de Cuma namazıkılındıve cemiiLaz vila­ yetinün hakimi ehl-i İslam oldı. Hak taala fazlı-y-ıla.9

9 metin, v. 156a-157b.

34

Hayatı ve "Tarih"iyle Aşık Paşazade: Hayatı

gibi ifadelerinde haramiliğe gitmenin yanında, durum gere­ ği savaşa katıldığını haber verir. Savaşa girişi, savaşın cere­ yanını ve savaş sonrası durumu canlı bir şekilde anlatan Aşık Paşazade, bu mücadelede bir hayli düşman öldürmüş, ayrıca beş de esir almıştır. Sonra bu esirleri Üsküp pazarın­ da 900 akçeye satmıştır.

Derviş Ahmed, 842/1438-39 yılında II. Murad'ın çıktığı Belgrad seferinde de bulunmuştur.

Sultan kim Üngürüz vilayetini seyr idüp devlet-ile tahtına gel­ dükden sonra azm-i Biligrad itdi. Zira Biligrad; bildi kim Ün­ gürüz vilayetinün kapusıdur. Bu kez kasd itdi kim ol kapuyı aça. Leşker-i İslam'ı cem itdi. Andan yörüdi gelüp Biligrad'un üzerine düşdi. Hisara ceng ider gibi oldılar. Sava'yı geçdiler, Biline'ye akın saldılar. Gaziler şöyle toyum geldilerkimbir çiz­ meye bir nefis cariye virürler-idi. Fakir dahı ol seferde bile-y­ idüm, yüz akçaya altıyidi yaşarbiroglansatun aldum. Ata hiz­ met idebilür esiri yüz elli akçaya virürlerdi. Akıneliardan faki­ re dahı yidi kul ve cariye hasıl oldı ve dahı şol kadardı kim leş­ ker göçse esirün galebesi leşkerden ziyade-y-idi.

El-hasıl-ı kelam şöyle vasf olundı kim, "İslam bünyadı zahir olaldan berü kim gaziler gaza iderler, buncılayın gaza dahı hiç vaki olmadı." didiler. Ve hem dahı didükleri beyanı vaki-idi. Fakir dahı ol seferde bir gün hünkar hazretine vardum. Fakire esir buyurdı. Ben eyitdüm kim: "Devletlü Sultanum! Bu esiri götürmege at gerek." didüm. "Ve yolda bunlara harçlık gerek­ dür." didüm. Bana beş bin akça ve iki at ata itdi. Tokuz baş esir ilen ol sefer Edrene'ye geldüm ve hem dört atum var-ıdı. Esir­ leri üçer yüze ve ikişer yüze satdum.10

Yaşayıp bizzat aktardığına göre biz, Derviş Ahmed'in pa­ dişaha olan yakınlığını da görmekteyiz. Hatta IL Murad bu savaşın sonunda kendisine esir verdiği gibi beş bin akçe ile iki de at vermiştir. Yazarımız dokuz baş esir ve dört atla Edirne'ye gelmiş ve esirleri burada satmıştır.

10 metin, v. 154a-155a.

35

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

Aşık Paşazade, II. Murad'ın, oğlu Mehmed Fatih'le çıktı­ ğı 852/1448'de yapılan İkinci Kosava Muharebesi'nde Der­ viş Akbıyık'la birliktedir:

Hünkar kim kafir leşkerini göricek derhal atından indi. Arı abdestalup iki rek'atnamazkıldıveyüzin topraga sürdi. Hak taalaya niyaz itdi ve eyitdi: "İy Bar-ı Huda, ya İlahi! Senden dilerem kim bu ümmet-i Muhammed'i sen sakla ve bunlara sen nusret vir. Ve benüm günahumçun bunları küffar elinde sen zebün itdürme." didi. Kaçan kim niyazdan farig olıcak heman-dem "Niyyet-i gaza" diyüben bindi, küffarun üzerine hücüm idüp yörüdi. Ol gün acayib eyü ceng olundı. Küffarun niçe sancagı alındı. O gice girü irteye degin ceng olundı. Cu­ maertesi girü ceng-i azim olundı. Niçe begler şehid oldılar ve küffarun dahı niçe banları düşdi öldi ve niçeleri dahı tutuldı, esir oldı. Yanko kaçdı ve Lök ban kaçdı. Oglı-y-ılan Sökület ban düşdi. Lih ban esir olınış, amma kendüni bildürmemiş. Sonra satıh satılı kurtılmış: Baki küffar kimi kırıldılar ve kimi esir oldılar.

Fakir dahı anda bir kafir depeledüm. Hünkar fakire eyü at virdive derviş Akbıyık'a dahıvirdi. AmmaÇihban'ı esiritmiş­ ler. Hünkar'a getürdilerY

İstanbul'un fethine Akşemseddin, Akbıyık, Şeyh Vefa gi­ bi büyüklerle katılan Ahmed Aşıki, şehrin alınmasından sonra bu şehre yerleşmiştir. Hatta gaza malından kendisine ev verilmiş ve İstanbul'a getirilen insanların irşadı için gö­ revlendirilmiştir. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi padişaha olan yakınlığı ve ilim ehli içinde yer alması sebebiyle 861 11457 yılında Fatih'in oğulları Şehzade Mustafa'yla Şeh­ zade Bayezid'in Edirne'de yapılan sünnet düğünlerinde bulunmuştur. Yazarımız bu düğünde,

Her ehl-i ilmün önine sini kodılar. Bu ulemanun hizmetkarları

11 metin, v. 170a-170b.

36

Hayatı ve "Tarih"iyle Aşık Paşazade: Hayatı

fatalar toldurdılar. Fakır dahı bir fota toldurdum, hizmetkaru­ ma virdüm. Andan sonra padişah bu gelen aziziere ihsanlar ve hil'atlar buyurdı. Niçeler fakir geldi, gani gitdiY

ifadesinde belirttiği gibi bu padişahın ihsanlarına da nail ol­ muştur. Aynı yıl Fatih'in Ballubatra'ya yaptığı seferde Üs­ küp'e gitmiştir:

Fakir ol zamanda kim Üsküb'e varmış-ıdum, padişahun ihsa­ nın uma. İhsan dahı yitişdi maa'-ziyadetin. Ve hem ol vakıt Mevlana Gürani Arabistan'dan tekrar gelmiş idi. Bursa kadılı­ gm ana ol seferde virdiler.13

diyen Derviş Ahmed'in, umduğu şekilde padişahın ihsanı­ na kavuştuğunu görüyoruz.

Ömrünün sonlarını İstanbul'da geçiren Derviş Ahmed Aşıki, burada evlenmiş ve Rabia adında bir kızı olmuştur. Kızını 874/1469-70 yılında müritlerinden Seyit Vilayet'le (öl. 1522) evlendirmiştir. Sultan Il. Bayezid'in Boğdan sefe­ rinde İstanbul'dadır ve 86 yaşındadır. Tarihini yazmaya başlamış ve muhtasar olarak yazdığı bu esere Menakıb u Te­ varih-i Al-i Osman adını vermiştir. Atsız, Hadfkatü'l-Ceva­ mi'deki bir kayda dayanarak Aşık Paşazade'nin 22 Muhar­ rem 886/23 Mart 1481 Cuma günü vefat ettiğini söyler. Bu tarih, Fatih'in ölümünden öncedir. Atsız ve Raif Yelkenci

Bu ömür seksen altı oldugında

Bayezid Han, Bogdan'a agdugında14

beytine dayanarak, Fatih'in Boğdan seferini kastetmişlerdir. Ancak Sultan Bayezid de saltanatının ilk yıllarında Boğ­ dan'a sefere çıkmıştır. Eser de bu seferle sona ermiştir. Bu durumda Aşık Paşazade'nin 1484 yılından sonra vefat et-

12metin, v. 193a.

13metin, v. 196b-197a.

14metin, v. 19b.

37

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

miş olması gerekir. Başka bazı araştırıcılar da bu fikirdedir.

Bunların başında Franz Babinger gelmektedir. Babinger onun ölüm tarihini 889/1484 olarak verir ve 86 yaşında öl­ düğünü ileri sürer.15 Üzerinde çalıştığımız nüshada yer alan

Bu menakıbun tamamınun tarihi hicretiin sekiz yüz toksanın­ da Receb ayınun yigirmi altıncı güninde yikşenbih güni ta­ mam olındı16

ibaresi, eserin yazılış tarihini verir. Hatta yazar, eseri için Me­ nakıb kelimesini iki yerde kullanır ve Tevarfh sözü yer alınaz.17 Bu durumda ıkPaşazade, 890/1484 yılından sonravefatet­ miş olınalıdır. Victor L. Menage, onun yüz yaş civarında ya­ şadığı, böylece uzun bir ömür sürerek bütün bir 15. yüzyılı katettiği kanaatindedir.18 Ayrıca Halil İnalcık; onun 1502 yı­ lındaöldüğünütahminetmektedir. İstanbul'un çeşitlisemtle­ rinde evi ve dükkanları vardır.19 Derviş Ahmed Aşıki, kendi­ sininyaptırdığı Aşık Paşa Camii'ninbahçesine gömülınüştür.

Aşık Paşazade'nin şairlik yönü de vardır. Ancak onun şi­ ideri, daha ziyade anlattığı konuların bir sonucu gibi görü­ lür. Tevarfh-i Al-i Osman bu bakımdan gözden geçirilince, eserde 829 beyitin yer aldığı görülür.

Türkçenin bütün devirleri için düşündüğümüzde Aşık Paşazade'nin eserini açık, anlaşılır ve akıcı bir dille yazdığı­ nı görürüz. Üslubunun tatlılığı ve dilinin akıcılığı, her şey­ den önce samimi olmasına bağlıdır. Bu durum, eserin kala­ balık topluluklar arasında okunmasını da sağlamıştır. Ayrı­ ca eserinde sık sık diyaloglara yer vermesi ve kısa cümleler kullanması, bu canlılığı daha da artırmıştır. O, diyalogların­ da sadece iki kişiyi karşı karşıya getirip konuşturmaz, bu

15Franz Babinger, age, s. 39; Anonim Osmanlt Kroniği (12991512), (Haz. Prof. Dr. Necdet Oztürk), TürkDünyası Araştırmaları Vakfı, Istanbul 2000, s. )()0.1.

16metin, v. 269b.

17metin, s.169, v. 269.

18Victor L. Menage, "Osmanlı Tarih Yazıcılığının ilk Dönemleri", Söğüt'ten

istanbul'a, imge Kitabevi, istanbul 2000, s. 83. .

19 Halil lnalcık, "Aşıkpaşazade Tarihi Nasıl Okunmalı", Söğüt'ten /stanbul'a, s. 123-124.

38

Hayatı ve "Tarih"iyle Aşık Paşazade: Hayatı

konuşmaya zamanın havasını da katar. Bu diyaloglar, olay­ lara bakarak ortaya konmuştur. Yine diyaloga yakın bir şe­ kilde, zaman zaman okuyucuyla da karşı karşıya gelir. Üs­ lubundaki akıcılık ve dilindeki tatlılığın buna bağlı olarak geliştiğini söylemek mümkündür. Özellikle soru ve cevap kısımları, bu açıdan çok etkilidir. Yazar eserinde her türlü cümle çeşidine yer verir. Bu açıdan eserin Türk dili tarihi bakımından önemli bir yer tuttuğunu görürüz.

Aşık Paşazade'nin dilindeki ve üslubundaki akıcılığın bir başka sebebi daha vardır. Ahmed Aşık!, yerine ve olaylara göre dili kullanınada usta bir yazardır. Yine hadise, zaman ve mekana bağlı olarak okuyucunun dikkatini çeker. Bu an­ latırnda ise halk ruh ve yaşayışından faydalanır. Mesela ka­ dılar, yani hakimlerle ilgili olarak verilen şu metin bunun ti­ pik bir misalidir:

Bu Al-i Osmihıiler bir sadık soydur. Hiç bunlardan na-meşru ha­ reket olmamış-ıdı. U1ema bir nesneyi kim günahdur diye, bu Al-i Osman andan kaçarlar-ıdı. Orhan zamanında, Gazi Murad Han zamanında ulema var-ıdı ve illa müfsidler degüller-idi ta Çan­ dırlu Halil'e gelince. Kaçan kim Çandırlu Halil geldi, Türk Rüs­ tem geldi, mevlana didiler. Andan sonra hernan anlar lıileye ka­ rışdurdılar. Halil'ün oglı Ali Paşa kim vezir oldı; danişmend da­ hı anun zamanında çok oldı. Bu Al-i Osman bir sulh kavm-ıdı, anlar kim geldiler fetvayı lıile itdiler ve takvayı götürdiler. İşbu vilayetde kim eski akçaya kimse satu ve hazar itmeye ve hem gayrı vilayete dahı gitmeye. Bu nesne Ali Paşa zamanında oldı.

Bu Ali Paşa bir zevvak kişi-y-idi, ekser mürebbileri de zevvak oldılar ve kadılarun fesadları zahir oldı. Bir gün Bayezici Han eyitdi: "Kadıları getürün." didi. Hayli fesada mübaşir kadılar tutup getürdiler. Yinişehir'de Bayezici Han bir eve koydurdı. Bayezici Han eyitdi: "Varun ol eve od urun, içinde kadılar bile yansun." didi. Ali Paşa hayran u aciz kaldı bunlarun kurtulma­ sında. Meger hanun bir nedimi var-ıdı. Adına Mashara Arab dirler-idi. Ali Paşa anı kıgırdı. Ana eydür: "Eger şol kadıları handankurtaracakolursan sana çok mal vireyüm." didi. Andan Mashara Arab sürdi, han huzuruna geldi. Eydür: "Hanum, be-

39

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]