Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:
uhebnik_tureckogo_Kuznecov.doc
Скачиваний:
14
Добавлен:
15.04.2019
Размер:
3.62 Mб
Скачать

17. Заменив выделенные слова антонимами, переведите на русский язык следующие предложения:

1. Daha yavaş gidiniz. 2. Hep yürüyoruz. 3. Saatim ileri gidiyor. 4. Yarın günü mü? 5. İn tramvaydan. 6. Hava serindir. Palto giyiniz. 7. Televizyonu kapama. 8. Yere düştü. 9. Şu yapı bir dram tiyatrosudur. 10. Dayın bir çilingir mi? 11. Halamoğlu evlidir. 12. Kaç yılında öldü? 13. Getirsinler eşyayı. 14. Biraderim geceleri çalışıyor. 15. Fazla geç gelmesin. 16. Öteki adamla konuşmak istiyor. 17. Biraz evvel geldi.

TATİL GÜNÜM

Önceki gün cumaydı. Akşamın yedisinde halazadem bize konuk (misafir) geldi.

- Biz yarın, öbür gün ava gideceğiz. Dedi. Beraberimizde (bizimle birlikte) gitmek İstiyor musun? Seni bilhassa davet ediyorum..

Genellikle ben av meraklısı değilim, fakat bu defa meraklandım (merak ettim).

— Hayvan avı mı yapacaksınız?

- Hayır, halen hayvan ve kuş avı yasaktır. Balık tutacağız, Gel, bizimle birlikte gidelim. Vallahi, bu davetim son davet. Sonra duydum duymadım deme. Razı ol.

Güldüm: insanı bu kadar korkuttuktan sonra önerini kabul etmemek olanaklı değil galiba. Dedim.

— Yani, kabul ediyorsun, değil mi?

- Niye kabul etmeyeyim? Kabulüm.

Pazar günü ben pek erken uyandım. Yatağımı topladım. Kahvaltı ettikten sonra palto, şapka filân giydim ve saat yediyi yirmi beş dakika geçe evden çıktım, üç numaralı troleybüsle hala oğluma gittim. Troleybüsten Çehof caddesinde indim. Halamla oğlu iki katlı taş bir binada oturuyorlar. İki odaları var. Halazademin odası küçük fakat aydınlıktır. Burada mobilya namına bir dolap (takımı), bir televizyon, küçük bir tahta masa, bir de demir karyola var. Masa odanın ortasını tutuyor. Yemek masasıyle diğer eşya öteki (öbür) odadadır. Halaoğlumu yatakta buldum. Şaştım.

  • Ne o? Hâlâ yatakta mısın? Allah Allah!

  • Aksi gibi hasta düştüm, dedi. (Ben derhal: «Geçmiş olsun», dedim). Demek, bugün bu iş olmayacak.

— Zarar yok, dedim. Ben de doğrusu o kadar hazır değilim. Bak, elbisem bile tam balıkçı elbisesi değil.

— Yoook! Öyle deme. Önümüzdeki cumartesi günü mutlaka gideceğiz balık tutmaya. Geriye yol yok!

İşte böyle o günkü plânımız suya düştü. Halam bana bir bardak çay ikram etti. Üçümüz biraz daha konuştuktan sonra kalktım gittim.

Sabahın daha erken saatiydi. Kol saatime baktım, sekize on dakika vardı. Yavaş yavaş yürüdüm. Halamın evinden çıktıktan yarım saat kadar sonra bir arkadaşıma rasgeldim. Beraber parka gittik. Arkadaşım İyi bir kayakçıdır. Ben de bu sporu seviyorum. Arkadaşımla bütün parkı baştan başa dolaştık. Nihayet acıktık, lokantaya gittik. İyi bir öğle yemeği yedik. Yemekten sonra ardadaşımı evime davet ettim. Burada

Iüç parti satranç oynadıktan sonra arkadaşım gitti. Ben de baktım, televizyonda iyi bir filim oynuyor. Açtım televizyonumu, filmi seyretmeye başladım. Ancak biraz sonra televizyonu kapadım. Taganka dram tiyatrosunda «Üstat (Usta) ve Margarit» piyesi çoktandır dikkatimi çekiyor. Aksi gibi biletim yok. Biletsiz nasıl seyredeyim? Satın almak da mümkün değil. Baktım, bir çare yok. Kalktım, stadyoma, daha doğrusu yeni spor sarayına gittim. Çünkü evime çok yakındır. Orada hokey değil, bir futbol maçı seyrettim. Dokuzu çeyrek geçe eve döndüm, paltomu, şapkamı çıkardım. Akşam yemeğimi yedikten sonra bir sigara içtim. Ona on kala Türkçe'ye çalışmaya oturdum ve bir buçuk saat sıkı sıkı çalıştım.

BİR KONUŞMA

A. Vallahi unuttum, önceki gün neydi?

B. Pazardı, tatil günüydü.

A. Siz tatil gününüzü nerede geçirdiniz?

B. Kentte geçirdim.

A. Bütün gün evde mi kaldınız?

B. Hayır, sabahleyin üç dört saat çalıştıktan sonra kızımla beraber parka gittim.

A. Orada patinaj mı yaptınız?

B. Hayır, kayakla dolaştık.

A. Kızınız iyi bir kayakçı mıdır?

B. Henüz değildir. Fakat zamanla iyi kayakçı olacak. Çok çalışkandır. (Zaman zaman ben de onunla beraber gidiyorum parka. ) Bugün bile kız arkadaşlarından daha İyi koşuyor (daha İyi kayak yapıyor).

A. Ya paten kaymayı (= patinaj yapmayı) sevmiyor mu?

B. Onu da seviyor. Hem de çok seviyor. Çünkü, biliyor musunuz, patinaj yeri evimize pek yakındır. Dersler bittikten sonra hep oradadır.

A. Demek hepiniz spor meraklısısınız değil mi?

B. Hayır, hepimiz spor meraklısı değiliz. Karım sporu hiç sevmiyor.

A, Öyle mi? Yazık... Peki, pazar günü eve saat kaçta döndünüz?

B. Beşe çeyrek kala döndük. Yemeğe geç kalmayalım, dedik.

A. Akşamleyin bir yere gitmediniz mi?

B. Bir yere gitmedik. Öğle yemeği yedikten sonra yine bir nevi sporla uğraştık, kızımla satranç oynadık. Ondan sonra da kızım piyano çaldı, biz dinledik.

A. Gelecek pazar günü kayak gezintisi yapacak mısınız?

B. Mutlaka yapacağız. Hem de yalnız pazar günü değil, öbür gün de parka gideceğiz. Şey... Söyle bakalım, saat kaç?

A. Altıyı çeyrek geçiyor. Sizin saata ne oldu? İşlemiyor mu?

B. Maalesef işlemiyor. Senin saatin doğru mu? Birkaç dakika geri kalmıyor mu?

A. Yok (hayır), ne geri kalıyor, ne de ileri gidiyor. Biraz önce altıyı çaldı... Siz galiba şimdi bir yere gideceksiniz?

B. Evet, acele ediyorum. Bu gece karımla «Faust» operasını seyredeceğiz (dinleyeceğiz). Affedersin, ben gideceğim.

A. Güle, güle.

УПРАЖНЕНИЯ